Alevilik | Bektaşilik | Ehl-i Beyt | Kerbela | 12 Imamlar
Ehl-i Beyt
Gadir-i Hum
Zilhicce ayının 18. Günü öğle üzeri Resulullah(sav) veda Haccandan dönerken Maide suresinin 67. Ayeti nazil oldu. Yüce Allah(cc) şöyle buyuruyordu: “EY PEYGAMBER SANA RABBİNDEN GÖNDERİLMİŞ OLAN EMRİ BİLDİR. BUNU YAPMAZSAN, ONUN ELÇİLİĞİNİ YAPMAMIŞ OLURSUN.”
Bu ayeti kerime yolda hareket halinde iken nazil oldu. Bu sırada hac kafilesi mekke ile Medine arasında Cuhve vadisindeki Kadiri Humm denen su birikintisinin kıyısına gelmişti. Bu bölge çeşitli bölgelere gidecek hacılar için kesişim ve ayrım noktasıydı.
Hz.Peygamber(sav) önde gidenleri çağırdı ve arkadan gelenleride bekledi. Halk tamamıylada toplanınca namaz kıldırdı. Deve hamutlarından üç basamaklı ve yüksekçe bir mimber yaptırdı. Çeşitli rivayetlere göre yüzbini aşkın müslüman toplanmıştı. Allah’a iman ve kendi peygamberliklerine şahadet edici, birlik ve beraberlikle ilgili bir konuşma yaptı ve sonunda: SİZE PAHA BİÇİLMEZ İKİ EMANET BIRAKIYORUM. BİRİSİ ALLAH’IN KİTABI KUR’AN DİĞERİDE BENİM EHL-İ BEYTİMDİR. BUNLARA SARILIRSANIZ ASLA SAPIKLIĞA DÜŞMEZSİNİZ. BU İKİSİNİN HESABI KIYAMET GÜNÜ SİZDEN SORULACAKTIR.
Daha sonra peygamber Hz.Ali(as)’yi yanına alarak ellerini tutup kaldırdı, öyleki halk her ikisininde koltuklarının beyazlarını gör ve “BEN KİMİN MEVLASI İSEM ALİ ONUN MEVLASIDIR. ALLAH’IM ONA DOST OLANA DOST OL ONA YARDIM EDENE YARDIM ET, ONU HORLAYANI HORLA. HAKKI ONUNLA BERABER KIL” Dedi.
İşte bu tebliğden sonra ise Maide suresinin 3. Ayeti nazil oldu; “BUGÜN SİZİN DİNİNİZİ İKMAL ETTİM, NİMETİMİ TAMAMLADIM, SİZE DİN OLARAK İSLAMI SEÇTİM VE HOŞNUD OLDUM, RAZI OLDUM.
Bu ayetten sonra ise orada bulunan müslümanların hepsi Hz.Ali(as)’yi kutladılar. Hz.Ali(as) böylece Allah(cc)’ın emriyle ve bizzat peygamber tarafından kendi yerine tayin ediliyordu. Beyat merasimi tamamlandıktan sonra peygamber(sav) şöyle buyurdu. “Allah’a şükürler ediyorum ki kendi dinini tamamladı. Kendi nimetlerini insanlara tamamladı. Benim risaletim ve benden sonra Ali’nin velayetine hoşnud oldu.
Bu tarihi muazzam olay sadece Ehl-i Beyt kaynaklarında değil Ehli sünnet kaynaklarında da yer almaktadır. Onlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
1-İmam Fahr-i Razi “Tefsiri Bebir-i Mefahitül gayb”
2-Muhammed Bini Cüreyr “Tefsiri Kebir”
3-Ebu Davud Secistani “Süneninde”
4-İmam Ahmet Bin Hambeli “Müsnet 4.Cilt, s.281”
5-Celalettin Süyuti “Tefsiri Durr’ul mensur”
6-İbni Mace “süneninde”
Bu hadisin ayrıntılı incelemesini aşağıda sunuyoruz;
Peygamber efendimiz veda haccından dönerken gadir-i humm denen yerde tüm hacıları toplayarak onlara hitap ettiği “Veda Hutbesi” diye bilinen hutbesinden alınan aşağıdaki hadis, kaynaklarıyla aktarılmıştır.
“Peygamber size ne verdiyse onu tutun ve sizi neden sakındırdıysa ondan sakının. Allah’tan çekinip-korkun; şüphe yok ki Allah’ın azabı pek çetindir.” (Haşr-7)
Hadisin Metni:
Ey insanlar, ben ancak bir beşerim; yakındır /yakınım /şüphesiz ben zaanediyorum çağrılayım da kabul edeyim; /Rabbimin elçisi gele /bana gelede icabet edeyim /ona icabet edeyim, /ben çağrılmış da icabet etmiş gibiyim; /şüphesiz ben /ben sizin aranızda iki değerli şeyi /iki değerli şey /iki şey /halife olarak iki değerli şeyi /iki şey /ona sarıldığınız sürece /onu tuttuğunuz sürece /ona sımsıkı yapıştığınız sürece benden sonra asla sapıklığa düşmeyeceğiniz /ebedi olarak sapmayacağınız /onlara tabi olduğunuz takdirde asla sapmayacağınız bir şey bırakıyorum /bıraktım /gerçekten bıraktım /halef bıraktım /halef bırakıyorum; ve şüphesiz siz onlardan sonra asla sapmazsınız. Bunlar Allah’ın Kitabı ve Benim Itretim, Ehl-i Beytim’dir. Birisi diğerinden daha değerlidir.
Allah’ın kitabı gökten uzanmış bir iptir. /Onda nur ve hidayet /sıdk vardır. /(Bunlar) Rabbimin kitabı ve ıtretim (soyumdan olan) Ehl-i Beytimdir. /Rabbimin kitabı ve ıtretimdir ki, onlar da benim Ehl-i Beytimdir. /Ehl-i Beytim ve yakınlarımdır. /Ehl-i Beyitmdir /soyumdur /ve gerçekten o ikisi (Kevser) havuz(un)da bana gelinceye kadar asla birbirinden uzaklaşmazlar /ayrılmazlar /ayrılmayacaklar /gerçekten o ikisi daima birliktedirler, asla birbirinden ayrılmazlar. Öyleyse bakın /Öyleyse Allah’tan çekinin ve bakın bu ikisi hakkında bana nasıl halef olacaksınız /bana olan saygınızı bu ikisine karşı davranışınızda nasıl koruyacaksınız? /Öyleyse bakın, bu ikisi hakkında bana nasıl /ne ile /ne gibi şeyle kavuşacaksınız? Bilen ve Haberdar (Allah) bana haber vermiştir /beni haberdar kılmıştır ki: Bu ikisi bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmazlar. Rabbimden ben bunu istedim o da kabul etti. Bu yüzden asla onlardan ileriye geçmeyin ki, helak olursunuz ve onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın; çünkü onlar sizlerden daha bilgindirler. /Öyleyse onlara sarılın ve sapıklığa düşmeyin. /Gerçekten o ikisi (Kevser) havuz(un)da bana kavuşuncaya kadar baki kalırlar. /Ben Rabbim’den o ikisini istedim, o da havuzda onları bana kavuşturacağını vaadetti. /Ben o ikisi için bunu istedim. (Cennetteki) Havuzun genişliği ise Basra ile San’a arası kadardır. O havuzda yıldızların sayısınca bardaklar var. /Gerçekten Latif ve Haberdar (Allah) bu ikisinin, Havuzda bana kavuşuncaya kadar bu iki parmağım gibi (şehadet parmağıyla orta parmağına işaret etti) asla birbirinden ayrılmayacaklarını (değişmeyen bir ahid olarak) bana bildirmiştir. /Ben sizden önce Havuza varacağım ve siz benden sonra geleceksiniz ve Havuzda bana kavuşmanız umulur. Benimle mülakat ettiğiniz zaman bıraktığım iki emanet hususunda sizden sual edeceğim /sual ederim /gerçekten ben, bana vardığınızda benden sonra Sekaleyn hususunda nasıl bana halef olduğunuzu soracağım. /Gerçekten Allah benden sual edecek ve ben de sizden soracağım: sizler bana ne söyleyeceksiniz? /Gerçekten ben, sizden önce (Kevser) havuz(un)a varacağım ve siz de bana gelip kavuşacaksınız. Öyleyse bakın, Sekaleyn (iki değerli emanet) hususunda bana nasıl halef olacaksınız?
Söyledik /söylediler /Peygamber(sav)’e denildi ki:“Sekaleyn (iki değerli emanet) nedir?”
Resulullah(sav) şöyle buyurdu: “O ikisinden biri, Allah’ın kitabıdır ki, onun bir ucu Allah’ın elindedir ve bir ucu da sizin elinizdedir. En büyük olanı /En büyük emanet /O ikisinin büyüğü /Onların birincisi /Onlardan biri Allah’ın kitabıdır ve küçük olanı /küçük sekal (değerli emanetin küçüğü) /diğeri benim ıtretim (öz soyum)dir. Öyleyse kim benim kıbleme doğru yöneliyorsa ve benim davetimi kabul ediyorsa o ikisi hakkında hayırlı tavsiyede bulunsun. /Ben size Allah’ın kitabını ve ıtretimi vasiyet ediyorum. /Size Allah’ın kitabı ve benim ıtretim yeterlidir. Onlardan birisi diğerinden büyüktür. /Gerçekten ben (kıyamette) sizlerden iki şey hakkında soracağım: Kur’an ve Ehl-i Beytim hakkında. /Ben sizin aranızda öyle bir şey bırakmışım ki, ona uysanız asla sapıklığa düşmezsiniz. /(Sizin aranızda) Öyle bir şey (bırakıyorum) ki, eğer ona yapışsanız benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz; bıraktığım şey biri diğerinden daha büyüktür; o yerle gök arasında olan bir bağdır. /Ben sizin aranızda kendi halefim olarak iki değerli sekal (değerli emanet) bırakıyorum: Büyük Sekal ve Küçük Sekal (Ehl-i Beyt). Büyük Sekal’e gelince... Onun bir ucu Allah’ın elinde ve diğer ucu sizlerin elindedir. O Allah’ın kitabıdır, ona uysanız asla sapıklık ve zillete düşmezsiniz /öyleyse ona sarılın ve sapıklığa düşmeyin ve onu değiştirmeyin /ona sarılın, asla yoldan kaymazsınız ve sapıklığa düşmezsiniz. Küçük Sekal’e gelince de... O benim ıtretim(Öz soyum) olan Ehl-i Beytimdir. /Biliniz ki, ve (diğeri de) benim ıtretimdir. /Ben size Ehl-i Beyt’im hususunda Allah’ı hatırlatıyorum. (Bu cümleyi iki defa veya üç defa tekrarladı.) /Gerçekten Allah (azze ve celle) bana vahyetmiştir ki, benim ruhum alınacaktır (vefat edeceğim); size bir söz söylüyorum ki, ona uysanız kurtuluşa erersiniz, eğer onu bırakırsanız helak olursunuz. Gerçekten benim Ehl-i Beytim ve Itretim, benim yanımda özel mevkiye sahip olan yakınlarımdırlar ve gerçekten siz Sekaleyn (iki değerli emanet hususunda sorguya çekileceksiniz; o ikisi Allah’ın kitabı ve benim ıtretimdir. Eğer o ikisine uysanız, asla sapıklığa düşmezsiniz. /Gerçekten siz o ikisine uyduğunuz ve sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. /Gerçekten ben sizin aranızda Allah’ın kitabını ve ıtretim olan Ehl-i Beyt’imi bırakıyorum; o ikisi benden sonra iki halifemdirler; biri diğerinden daha büyüktür. Gerçekten ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve ıtretimi. Öyleyse onlara sarılın, çünkü o ikisi kıyamete kadar kopmayacak iki iptirler.”
Yine buyurmuştur ki:
“Ey insanlar, yakında ruhum alınacak ve rabbime gideceğim. Sizlere üzerimde olan vazifenin kalması için bir şey söyleyeceğim. Bilin ki: Ben Rabbimin kitabını ve ıtretim olan Ehl-i Beytimi aranızda bırakıyorum.” Sonrada Ali(as)’ın elinden tutarak şöyle dedi: “Ali Kur’an iledir ve Kur’an da Ali iledir. Kevser havuzunda yanıma gelinceye dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Bunlardan istediğinizi sorun.”
Elbette hadisin diğer bölümlerinde (asıl manaya zarar vermeyecek) lafız yönünden bazı farklılıklar mevcuttur. Biz hadisin metni bölümünde bu farklılıklara işaret ettik.
Bu hadisi eski yeni birçok büyük alim sahih, sünen, müsned, siyer, tarih, tefsir, lügat ve benzeri kitaplarda nakletmişlerdir(tahric etmişlerdir). Örneğin:
1-Sahih-i Müslüm (C.7, S.122)
2-Sünen-i Tirmizi (C.2, S.307)
3-Sünen-i Daremi (C.2, S.432)
4-Müsned-i Ahmed b.Hanbel (C.3, S.14-17 ve 26-59 ve C.4, S.336-371 ve C.5, S.182-189)
5-Hasais-un Nesai (S.30)
6-Müstedrek-ül Hakim(C.3, S.109-148-533)
7-Hafız Genci eş-Şafii, Kifayet-ut Talib’de (1.Bab, S.11’de, Hum olarak anılan bir yerde Peygamber (sav)’in okuduğu hutbenin sıhhatinin beyanında) hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: “Bu hadisi müslim Sahih’inde tahric etmiştir. Ebu Davud ve İbn-i Mace el-kazvini de kitaplarında nakletmişlerdir. Keza (61.Bab, S.130 da)”
8-Muhammed b.Sa’d el-Basri, Tabakat Kitabında, (4.Cüz, S.8’de)
9-Ebu Nueym el-İsfahani, Hulyet-ul Evliya adlı kitabında, (C.1, S.355)
10-İbn-i Esir, Üsd-ül Gabe adlı kitabında (C.2, S.12 ve C.3, S.147)
11-İbn-i Abdi Rabbih Kurtubi, İkd-ul Ferid kitabında (C.2, Veda haccı, S.346 ve 158)
12-İbn-i Abdi Rabbih Kurtubi, İkd-ul Ferid kitabında (12.bab, S.332) dedesinin: “Ebu Davud ve Tirmizi bu hadisi sünenlerinde senediyle zikretmişler ve keza Rezin de el-Cem’u Beyn’es-Sahiheyn’de zikretmiştir.” Dediğini nakletmiş ve demiştir ki: “İlginç doğrusu, Müslim’in Sahih’inde Zeyd b.Erkam’dan naklettiği hadis nedense dedemin gözünden kaçmıştır.”
13-Nuruddin Halebi Şafii, İnsan-ul Uyun’da (C.3, S.308’de)
14-Ahmed b.Abdullah Taberi, Zehair-ul Ukba’da (S.16)
15-Aziz eş-Şafii, es-Sirac-ul Munir Fi Şerh-il Cami-is Sağir kitabında (C.1, S.321)
16-Ve Şeyh Muhammed Hanefi aynı eserin hamişinde.
17-İbn-i Sabbağ-i Maliki, el-Fusul-ül Muhimme’de (S.24’de)
18-Şehabuddin Haffaci Nesim-ur Riyaz adlı kitabında (C.3, S.410) ve hamişinde basılan Ali Karin’in Şerh-uş Şifa’sında.
19-Ali Muttaki, Ahmed b.Hanbel’in Müsned’inin hamişinde basılan Müntahab-i Kenz-il Ummal’ında, (C.1, S.96-101 ve C.2, S.390ve C.5, S.95)
20-Şa’lebi, el-Keşf-u el-Beyan’da (“İ’tisam” ayeti ile “Eyyuhe-s Sekalan” ayetinin tefsirinde)
21-İmam Fahruddin-i Razi, “İ’tisam” ayetinin tefsirinde (C.3, S.18)
22-Nezzam-i Nişaburi, “İ’tişam” ayetinin tefsirinde (C.1, S.349)
23-El-Hazin tefsirinde (“İ’tişam”, “Meveddet” ve “Eyyuhe-s Sekalan” ayetleriyle ilgili olarak, S.257, 94 ve 212)
24-İbn-i Kesir Dimeşki, “Meveddet” ayetinin tefsirinde (C.4, S.113) ve “Tahtir” ayetinin tefsirinde (C.3, S.485)
25-İbn-i Kesir Dimeşki, Tarih’inde (C.5-6, Gadir hadisinin zımmında)
26-Hüseyn Kaşifi, el-Muvab’ul Aliyye’de “Eyyuhe-s Sekalan” ayetinin tefsirinde ve İbn-i Esir el-Cezeri, en-Nihaye adlı kitabında (C.1)
27-Suyutu, ed-Dürr-ün Nesir’de (S.155)
28-Cemaluddin Afrik-i Mısri, Lisan’ul Arab’da (C.6, “Itret” lügatında ve C.13 “Segal” ve “Habl” lügatında)
29-Mecduddin eş-Şirazi Kamus’unda (“Segal” kelimesinde)
30-Murteza Zübeydi, Tac-ul Arus Kitabında (C.7, “Segal” kelimesinde)
31-Abdurrahim Safipuri Münteb-el Ereb adlı kitabında (“Segal” kelimesinde)
32-İbn-i Ebi-lHadid’il Mutezili, Şerh-u Nehc-ül Belaga’da (C.6, “Itret” kelimesinin manasında)
33-AbdulhakDehlevi Medaric-ün Nübüvve’de (S,520)
34-Muhammed Salih Tirmizi Keşfi, Menakib-ul Murtezaviyye (S.96,97,100,472)
35-Miftah-u Kunuz-isSünne, C.2, S.448)
36-İmam Beğevi eş-Şafii, Mesabih-us Sünne’de (C.2, S.205-206)
37-İbn-i Hacer Savaik’te (S.75-87-99-139)
38-Şeblenci, Nur-ul Ebsar’ın hamişinde (S.110)
39-Süleyman b.İbrahim Belhi el-Hanefi, Yebani-ul Mevedde kitabında (S.18,25,30,32,34,95,115,126,199,230,238 ve301)
40-Allame Şems Seyyid Mir Hamid Hüseyn el-Hindi, 200’den fazla büyük ehl-i sünnet alimlerinden nakletmiştir. Ve hakeza otuzdan fazla erkek ve kadın sahabeden nakletmiştir ki, hepsi de bu hadisi Resulullah’dan(sav) çeşitli tabirlerle nakletmişlerdir.
Süleyman ibn-i İbrahim el-Belhi el-Hanefi “Yenabi-ul Mevedde” kitabında, şerif semhudi el-Mısri’nin “Cevahir-ul Akdeyn” kitabından naklen şöyle demektedir: “Bu hadis yirmiden fazla sahabeden nakledilmiştir.” Şemsüddin es-Sahavi “İsticlab” adlı kitabında bu hadisi Ebu Said el-Hudri ve Zeyd ibn-i Erkan’dan nakletmiş ve şöyle demiştir: “Bu hadisi nakledenler arasında şunlar vardır. Cabir, Huzeyfe ibn-i Useyd, Huzeyme ibn-i Sabit, Sehl ibn-i Sa’d, Zumeyre, Amir ibn-i Leyla, Abdurrahman ibn-i Avf, Abdullah ibn-i Abbas, Abdullah ibn-i Ömer, Adiyy ibn-i Hatem, Ukbe ibn-i Amir, Ali ibn-i Ebu Talib(as), Ebuzer, Ebu Rafi, Ebu Şureyh el-Huzai, Ebu Kuddame el-Ensari, Ebu Hureyre, Ebu-l Haysem ibn-i Teyhan, Kureyş’ten bazıları, Ümmü Seleme ve Ümmü Haniye bint-i Ebi Talib(Rızvanu’llah-ı aleyhim)”
Seyyid mir Hamid Hüseyin el-Hindi “Abekat” adlı kitabında Şemsüddin es-Sahavi’nin bu sözünü naklettikten sonra şöyle demiştir:
“Bu hadisi şu sahabiler nakletmiştir: Ali ibn-i Ebi Talib(as), Hasan ibn-i Ali el-Mücteba(as), Selman-i Farsi, Ebuzer-i Gıfari, ibn-i Abbas, Ebu Said, Cabir ibn-i Yemani, Ebu Rafi, Huzeyfe ibn-i Useyd el-Gıfari, Huzeyme ibn-i Sabit Züşşehadeteyn, Zeyd ibn-i Sabit, Ebu Hureyre, Abdullah ibn-i Hanteb, Cübeyr ibn-i Mat’am, Bera ibn-i Azib, Enes ibn-i Malik, Talha ibn-i Ubeydullah et-Temimi, Abdurrahman ibn-i Avf, Sa’d ibn-i Ebi Vakkas, Amr ibn-i As, Sehl ibn-i Sa’d, Adiyy ibn-i Hatem, Ukbe ibn-i Amir, Ebu Eyyub el-Ensari, Ebu Şureyh el-Huzai, Ebu Kuddame el-Ensari, Ebu leyla el-Ensari, Zumeyre el-Eslemi, Amir ibn-i Leyla ibn-i Zamre, Hz.Fatıma(as), Ümmü Seleme ve Ümmü Hani. Bu hadisin adı geçen sahabeler tarafından nakledildiğinin delili ve kaynağı ise önceden zikrettiğimiz kaynakların yanı sıra merhum Mir Hamid Hüseyn Hindi’nin, “Abekat” kitabı “Sekaleyn Hadisi” bölümünün 1.Cildinde her asrın çok sayıda ehl-i sünnet alimlerinden naklettiği rivayetlerdir.
Alıntı: AleviSesi